Yırtıcı kuşlar, üstün görüş yetenekleri, güçlü kanatları ve pençeleri ile herkes tarafından bilinen karizmatik kuşlardır. Birçok toplum için kartallar ve şahinler gücün, cesaretin, özgürlüğün simgesi olmuş, en eski uygarlıklardan bugüne kültürün bir parçası olarak bayraklarda, motiflerde yer almıştır. Gece yırtıcıları olan baykuşlar ise farklı toplumlarda farklı anlamlar kazanmış, Anadolu’da ise çoğunlukla ölümle özdeşleştirilmiştir.
Yırtıcı kuşların diyeti, böceklerden, yavru geyik boyutlarındaki avlara kadar çok geniş bir yelpazeye yayılmaktadır. Kerkenez (Falco tinnunculus) gibi küçük yırtıcılar kemirgenler, çekirgeler gibi nispeten daha ufak avlarla beslenirken, Kaya Kartalı (Aquila chrysaetos) gibi büyük yırtıcılar için yaban tavşanı bir öğünü oluşturabilir.
Yırtıcı kuşların besin piramidinin en üstünde yer alması ve birçoğunun aynı zamanda leş ile beslenebiliyor olması, birçok açıdan insan yaşamına olumlu katkılar sunmaktadır. Haşere, çekirge, yılan, kertenkele, fare, sıçan gibi insanlar tarafından hoş karşılanmayan canlıların ekosistem içerisinde bir dengede olmasında yırtıcı kuşlar önemli rol üstlenmektedir. Akbabalar gibi temel diyetleri leş olan türler, salgın hastalıklara yol açabilecek leşleri tüketir. Yapılan araştırmalarda 6 yavrulu bir Peçeli Baykuş (Tyto alba) çiftinin, sadece bir gecede 30’dan fazla küçük kemirgen yakaladığı tespit edilmiştir.
Sağlıklı ve sürdürülebilir bir ekosistemin temel yapıtaşları olmalarına rağmen, yırtıcı kuşların halen yasadışı avcılık ve zehirlenme başta olmak üzere çeşitli insan kaynaklı aktiviteler yüzünden öldürülmesi ve yaralanması, çözüm bulunması gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.