Güzel bir hikayemiz var!
Geçtiğimiz günlerde Bulgaristan’da 3 yıl önce doğaya salınmış ve vericiyle takip edilen bir Kara akbaba’nın Çankırı yakınlarında sinyalinin hareketsiz kaldığı haberini aldık.
Bulgaristan’daki arkadaşlarımız ile irtibata geçip, vericinin son konumunu öğrendik ve alana hareket ettik. İlk gün çok yoğun yağış ve dolu yüzünden alana ulaşamadık ama ertesi gün şansımızı tekrar denemek için yola koyulduk.
Alana vardığımızda karşımızda ilk fotoğrafta gördüğünüz manzara vardı. 17’den fazla Kara akbaba, bir leşin etrafında besleniyordu.
Büyük bir korkuya kapıldık çünkü vericili kuşumuzun ölmüş olduğunu ve zehirlenmiş olabileceğini tahmin ediyorduk. Bu durumda onu yiyen diğer yırtıcılar da bu zehirden etkilenebilir ve çok çok üzücü bir senaryo ortaya çıkabilirdi.
Leşe yaklaştığımızda farkettik ki beslendikleri bizim aradığımız Kara akbaba değil, bir ineğe aitti. İçimiz rahatladı.
Hemen tüm alanı tarayarak, vericiyi aramaya başladık. Kısa sürede vericiyi bulduk ama kuşun leşini ya da ona ait herhangi bir ize ulaşamadık. Bulgar arkadaşlarımızla da tahmin ettiğimiz ve ümit ettiğimiz gibi, kuşun canlı olduğu ve vericinin bir şekilde düşmüş olduğuna karar verdik.
Alandan uzaklaştıktan sonra tekrar leşin başına dönen kuşlar arasında vericiyi düşürmüş halkalı kuşumuzu aradık ama bulamadık.
Biz alandan ayrılırken Türkiye’deki 4 akbaba türünden 3’nün (fotoğraflardaki sırasıyla, Kara, Sakallı ve Küçük akbaba) leş başında tekrar toplandığını görmenin ve ölü herhangi bir akbabayla karşılaşmamış olmanın mutluluğunu yaşadık.